.jpg)
Manevi erzakını doldurmuş çıkınına
Gönüllü asker olmuş ruhların akınına
Bu limandan açılan bir daha dönmez geri
Azrail’in heybeti titretir göğü, yeri
Dostunu mahzun edip bekaya gidiyorsun
Şimdi çok uzaklardan tebessüm ediyorsun
Hayat dediğin ne ki sadece iki hece
Doğum ölüm arası, biri gün biri gece
Ölümüne kalemler, cümle kitap ağladı
Hüzün süvarileri yürekleri dağladı
Yalnızlığına yansın gazeller, kasideler
Ölüm paslı bir hançer, yüreğimizi deler
Sizlerin eseriyiz, izinden geliyoruz
Canlar ölesi değil, inandık, biliyoruz
Terk eyledi fenayı ruh kanatlanıp uçtu
Erken giden yolcuya gök kapısını açtı
Seneler akar durur, özlemin ateş olur
Sevgin büyür gönülde yıldızlara eş olur
Yerlere düşürülmez, emin ol emanetin
Köprübaşı ufkunda belirecek suretin
Hücum etti yüreğe eylül sarısı hüzün
Nakşoldu gözümüze tebessüm eden yüzün
Ölüm fedaileri büktü kollarımızı
Bahçeye giren rüzgâr kırdı dallarımızı
Şimdi ayrı yerlerde vuslatı bekliyoruz
Zamanın gergefine düğümler ekliyoruz
Göç etti Ahmet Hilmi dünya denen gurbetten
Ten toprağı öpmeden beden kurtulmaz dertten
Takatin kesilmesin mukaddes seferinde
Hocaların hocası rahat uyu yerinde!...
M.NİHAT MALKOÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder