22 Haziran 2008 Pazar

…Ahmet Hilmi İmamoğlu’nun Ardından…

…Ahmet Hilmi İmamoğlu’na rahmetle…

Manevi erzakını doldurmuş çıkınına
Gönüllü asker olmuş ruhların akınına

Bu limandan açılan bir daha dönmez geri
Azrail’in heybeti titretir göğü, yeri

Dostunu mahzun edip bekaya gidiyorsun
Şimdi çok uzaklardan tebessüm ediyorsun

Hayat dediğin ne ki sadece iki hece
Doğum ölüm arası, biri gün biri gece

Ölümüne kalemler, cümle kitap ağladı
Hüzün süvarileri yürekleri dağladı

Yalnızlığına yansın gazeller, kasideler
Ölüm paslı bir hançer, yüreğimizi deler

Sizlerin eseriyiz, izinden geliyoruz
Canlar ölesi değil, inandık, biliyoruz

Terk eyledi fenayı ruh kanatlanıp uçtu
Erken giden yolcuya gök kapısını açtı

Seneler akar durur, özlemin ateş olur
Sevgin büyür gönülde yıldızlara eş olur

Yerlere düşürülmez, emin ol emanetin
Köprübaşı ufkunda belirecek suretin

Hücum etti yüreğe eylül sarısı hüzün
Nakşoldu gözümüze tebessüm eden yüzün

Ölüm fedaileri büktü kollarımızı
Bahçeye giren rüzgâr kırdı dallarımızı

Şimdi ayrı yerlerde vuslatı bekliyoruz
Zamanın gergefine düğümler ekliyoruz

Göç etti Ahmet Hilmi dünya denen gurbetten
Ten toprağı öpmeden beden kurtulmaz dertten

Takatin kesilmesin mukaddes seferinde
Hocaların hocası rahat uyu yerinde!...

M.NİHAT MALKOÇ

Hiç yorum yok: